ورود به حساب

نام کاربری گذرواژه

گذرواژه را فراموش کردید؟ کلیک کنید

حساب کاربری ندارید؟ ساخت حساب

ساخت حساب کاربری

نام نام کاربری ایمیل شماره موبایل گذرواژه

برای ارتباط با ما می توانید از طریق شماره موبایل زیر از طریق تماس و پیامک با ما در ارتباط باشید


09117307688
09117179751

در صورت عدم پاسخ گویی از طریق پیامک با پشتیبان در ارتباط باشید

دسترسی نامحدود

برای کاربرانی که ثبت نام کرده اند

ضمانت بازگشت وجه

درصورت عدم همخوانی توضیحات با کتاب

پشتیبانی

از ساعت 7 صبح تا 10 شب

دانلود کتاب Mektubat Tercemesi

دانلود کتاب ترجمه نامه

Mektubat Tercemesi

مشخصات کتاب

Mektubat Tercemesi

ویرایش: 19 
نویسندگان:   
سری:  
 
ناشر: Hakikat Kitabevi Yayinlari 
سال نشر: 2014 
تعداد صفحات: 512 
زبان: Turkish 
فرمت فایل : PDF (درصورت درخواست کاربر به PDF، EPUB یا AZW3 تبدیل می شود) 
حجم فایل: 2 مگابایت 

قیمت کتاب (تومان) : 32,000



ثبت امتیاز به این کتاب

میانگین امتیاز به این کتاب :
       تعداد امتیاز دهندگان : 8


در صورت تبدیل فایل کتاب Mektubat Tercemesi به فرمت های PDF، EPUB، AZW3، MOBI و یا DJVU می توانید به پشتیبان اطلاع دهید تا فایل مورد نظر را تبدیل نمایند.

توجه داشته باشید کتاب ترجمه نامه نسخه زبان اصلی می باشد و کتاب ترجمه شده به فارسی نمی باشد. وبسایت اینترنشنال لایبرری ارائه دهنده کتاب های زبان اصلی می باشد و هیچ گونه کتاب ترجمه شده یا نوشته شده به فارسی را ارائه نمی دهد.


توضیحاتی درمورد کتاب به خارجی



فهرست مطالب

MEKTÛBÂT TERCEMESI
ÖNSÖZ
Iste budur, miftâh-ı genc-i kadîm:
Bismillâhirrahmânirrahîm.
Allahü teâlâ, dünyâda bütün insanlara acıyor. Fâideli seyleri yaratıp, dostu
ve düsmanı ayırmadan, herkese gönderiyor. Âhıretde, Cehenneme gitmesi
gereken mü’minlerden tevbe etmiyenlere ihsân ederek, onları afv edecek,
Cennete kavusduracakdır. Her canlıyı yaratan, her vârı, her ân varlıkda
durduran, hepsini korku ve dehsetden koruyan yalnız Odur. Böyle yüce
bir Allahın serefli ismine sıgınarak, bu kitâbı yazmaga baslıyorum.
Allahü teâlâya hamd olsun! Peygamberlerin en üstününe ve Onun temiz
Âline ve Ona Eshâb olmakla sereflenmislerin hepsine selâmlar ve
hayrlı düâlar olsun!
Târîh boyunca, îmânlılar ile îmânsızlar çarpısmakda, kuvvetli, çalıskan
olan, gâlib ve hâkim olmakda, inançlarını, düsüncelerini yaymakdadır.
Bu çarpısma, harb vâsıtaları ile, dögüserek oldugu gibi, propaganda ile, nesr
yolu ile de yapılmakdadır. Simdi, ikinci savas bütün hızı ve kuvveti ile hergün
devâm etmekdedir. Îmânsızlar, alçakça ve açıkça iftirâ etdikleri gibi,
müslimân sekline girerek, din adamı görünerek, islâmiyyeti içerden yıkmaga
da çalısıyorlar. Kitâblı ve kitâbsız bu kâfirlerin, plânlı olarak hâzırladıkları
uydurma kitâbları, radyo, televizyon nesriyyâtı ve sinema filmleri bir
yandan, câhil ve münâfık kimselerin, dünyâlık ele geçirmek için, ortaya çıkardıkları
yanlıs, bozuk din kitâbları ve sözleri de bir yandan, dîni, îmânı
yok etmekdedir. Bu ma’nevî yıkıntıyı durdurabilmek için, Ehl-i sünnet âlimlerinin
dogru bilgilerini yaymakdan baska kurtulus yolu yokdur. Bunun için,
yıllarca çalısarak, o büyük âlimlerin kitâblarını inceledim. Sonsuz ölüme
sürükleyen kalb hastalıklarının ilâcı olan kıymetli yazıları toplamaga ve terceme
etmege ugrasdım. Cenâb-ı Hakkın yardımı ve ihsânı ile, birkaç kitâb
hâsıl oldu ve basıldı.
Resûlullahın vefâtından sonra da, islâm düsmanları dîne, îmâna insafsızca
saldırmıslardı. Allahü teâlâ, Hindistânda, imâm-ı Rabbânî Ahmed-i Fârûkî
Serhendîyi “kuddise sirruh” yaratarak, o korkunç akıntıyı, bunun çalısmaları
ile durdurmusdu. Bu yüce imâmın mektûbları, kitâbları, insanları
gafletden uyandırdı. Dünyâya ısık saldı. Kendisi 1034 [m. 1624] senesinde
Hindistânda vefât etdi. Çesidli memleketlere göndermis oldugu mektûblardan
besyüzotuzaltı mektûbu, üç cild hâlinde toplanarak (MEKTÛ-
BÂT) kitâbı meydâna gelmisdir. Büyük âlim, seyyid (Abdülhakîm Efendi),
(Allahın kitâbından ve Resûlullahın hadîslerinden sonra, islâm kitâblarının
en üstünü, en fâidelisi, Imâm-ı Rabbânînin Mektûbât kitâbıdır.
– 3 –
Mektûbâtda bildirilen tesavvufdan, tarîkatden ve hakîkî mürsidlerden
simdi hiç kalmadı. Bizler, Mektûbâtdaki ince bilgileri, ma’rifetleri anlıyamayız)
buyurdu. [Abdülhakîm efendinin hâl tercemesi (Eshâb-ı Kirâm) kitâbımızda
yazılıdır.] Bu kitâbdaki mektûbların birkaçı arabî, geri kalanların
hepsi fârisîdir. 1392 [m. 1972] senesinde, Pâkistânda, Karaside (Edeb
Menzil Saîd Kompani) de gulâm Mustafâ hân tarafından, üç cildi iki kitâb
hâlinde ve hâsiyesinde açıklamalar olarak, gâyet okunaklı ve nefîs basılmısdır.
Bu fârisî baskının, 1397 [m. 1977] senesinde, Istanbulda, foto-kopisi basdırılmısdır.
Muhammed Murâd-i Kazânî Mekkî tarafından binüçyüziki
1302 [m. 1884] senesinde arabîye terceme edilerek (Dürer-ül-meknûnât)
adı verilmis, 1316 [m. 1898] da, Mekke-i mükerremede Mîriyye matba’asında
basılmısdır. 1382 [m. 1963] de, Istanbulda da basılmısdır. Muhammed
bin Abdüllah Kazânî 1352 [m. 1933] de Mekkede vefât etmisdir. Imâm-ı
Rabbânînin ve oglu Muhammed Ma’sûmun (Mektûbât) kitâbları Müstekîmzâde
Süleymân efendi tarafından farscadan türkçeye terceme edilip,
[1277] hicrî senesinde Istanbulda tasbasması yapılmısdır.
Târîh incelenirse, kitâblı ve kitâbsız bütün islâm düsmanlarının ve müslimân
ismini tasıyan câhil ve sapıkların (Ehl-i sünnet) âlimlerinin kitâblarına
çamur atmaga, bu dogru yolun bilgilerini çürütmege, yok etmege saldırdıkları
hemen görülür. Bir tarafdan da, din câhili münâfıkların, dünyâ
çıkarları için, tarîkatcılık yapdıkları görülüyor. Temiz gençleri, sehîd evlâdlarını
bu alçakça saldırılardan korumak, onlara se’âdet ve kurtulus yolunu
göstermek ve tarîkatcıların tuzaklarına düsmemeleri için, (Mektûbât)
kitâbının hepsini, fârisîden türkçeye terceme edip, basdırarak, kıymetli okuyucularımıza
sunmagı lüzûmlu gördüm. Ehl-i sünnet bilgilerini ve çok ince
ve derin yazılmıs olan tesavvuf ma’rifetlerini kolay anlasılacak açık
kelimelerle yazdım.[1] Ba’zı yerleri iyi açıklıyabilmek için, baska kaynaklardan
eklemeler yapdım. Bu eklemeleri ve te’vîlleri bir köseli parantez [ ] içine
yazarak, (Mektûbât)dan ayrı olduklarını belli etdim. Aylarca geceli
gündüzlü çalısarak, birinci cilddeki üçyüzonüç mektûbun tercemesi, 1 Zilhicce
1387 ve 1 Mart 1968 Cum’a günü temâm oldu. Birinci baskısı 1968 senesinde
yapılarak, kıymetli gençlerin istifâdelerine sunuldu. Ikinci cildde
bulunan doksandokuz mektûbdan kırksekiz adedi ve üçüncü cildde bulunan
yüzyirmidört mektûbdan, otuzsekiz adedi, (Se’âdet-i Ebediyye) kitâbımda
okuyabilirsiniz.
Isbu (Mektûbât Tercemesi) kitâbında, îmân ve tesavvuf bilgilerine
agırlık verilmisdir. Bu kitâbı dikkat ile okuyan tâli’li bir kimse, kâmil bir
îmân ve güzel ahlâk sâhibi olur. Tesavvufu, hakîkî tarîkati anlıyarak, sahte
tarîkatcılara aldanmaz. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”,
(Kâmil mü’min, eli ile, dili ile, mahlûklara zararı dokunmıyan kimsedir)
buyurdu. Derin âlim seyyid Abdülhakîm efendi “rahmetullahi
aleyh” de, (Er-Riyâdut-tesavvufiyye) kitâbında, (Tesavvuf, tarîkat, kötü
huyların hepsinden kurtulmak, iyi huyların hepsine kavusmakdır) demek-
– 4 –
[1] Evliyânın ba’zı kelimeleri te’vîle muhtacdır. Te’vîl veyâ meâlen bildirmek,
muhtelif ma’nâlar içinden dîne uygun olanı seçmekdir. Bunu herkes yapamaz.
[46.cı ve sonraki mektûbları okuyunuz!]
dedir. Görülüyor ki, bu kitâbımız, insanları zararsız ve iyi huylu yapmak
için yazılmısdır. Bu kitâbı anlıyan ve uyan insan, Allahü teâlânın emrlerine
ve devletin kanûnlarına itâ’at eder. Islâm dîni, hükûmete isyân etmegi,
kanûnlara karsı gelmegi, fitne çıkarmagı siddetle yasak etmis, bu konuda
hiçbir özr kabûl etmemisdir. Seyyid Kutbun ve Mevdûdînin ihtilâlci, bölücü
kitâblarına ve bos kafalarından yazdıkları uydurma fetvâlarına aldanmamalı,
fitne çıkarmamalıdır. Müslimân, vatanına, milletine fâideli olur.
Vatandasların aynı hak ve hürriyyetlere mâlik olduklarını bilir. Kendini
kimseden üstün görmez. Râhat ve huzûr içinde yasadıgı azîz vatanını, milletini
ve bayragını çok sever. Herkese iyilik eder. Bölücülük yapmaz. Gayrı
müslimlere, baska dinden, baska mezhebden olanlara, turistlere, yabancı
tüccârlara, müsâfirlere de hiç kötülük yapmaz. Müslimânların güzel
huylu, iyi insanlar olduklarını, güler yüzü ile, tatlı sözleri ile ve iyi hareketleri
ile, bütün dünyâya tanıtır. Herkesin seve seve müslimân olmalarına sebeb
olur. Kötülük yapanlara nasîhat verir. Kimseye hîle, hıyânet yapmaz.
Devâmlı çalısır. Halâl kazanır. Kimsenin hakkına dokunmaz. Vergilerini,
borçlarını vaktinde öder. Bunu, Allah da sever, kullar da sever. Çalısarak
halâl para kazanmanın lâzım ve çok sevâb oldugu (Mekâtîb-i serîfe)nin seksensekizinci
mektûbu sonunda uzun yazılıdır. Bu mektûb, (Se’âdet-i Ebediyye)
ikinci kısm sonundadır.
Allahü teâlâ, bütün insanları, imâm-ı Rabbânî hazretlerinin yazılarından
ve rûhâniyyetinden feyz alarak, küfrden ve sapık inanıslardan korusun!
(Ehl-i sünnet) âlimlerinin, Resûlullahdan alarak bizlere ulasdırdıkları,
biricik kurtulus yoluna kavusdursun! Âmîn.
Bugün, müslimânlar üç fırkaya ayrılmısdır. Birincisi, Eshâb-ı kirâmın yolunda
olan hakîkî müslimânlardır. Bunlara (Ehl-i sünnet) ve (Sünnî) denir.
Ikincisi (Sî’î), üçüncü fırka (Vehhâbî)lerdir. Bu ikisine (Fırka-i mel’ûne)
denir. Çünki bunların müslimânlara müsrik dedikleri (Kıyâmet ve Âhıret)
kitâbımızda yazılıdır. Müslimânları bu üç fırkaya parçalayan, yehûdîlerle
ingilizlerdir. Hangi fırkadan olursa olsun, nefsine uyan ve kalbi bozuk
olan, Cehenneme gidecekdir. Her mü’min, nefsini tezkiye için, ya’nî nefsin
yaratılısında mevcûd olan küfrü ve günâhları temizlemek için, her zemân
çok (Lâ ilâhe illallah) okumalı ve nefsden ve seytândan ve kötü arkadaslardan
ve zararlı, bozuk kitâblardan gelen küfr ve günâhlardan kalbini
tasfiye için, kurtulmak için (Estagfirullah) okumalıdır. Islâmiyyete uyanın
düâları muhakkak kabûl olur. Nemâz kılmıyanın, açık kadınlara bakanın
ve harâm yiyip içenin, islâmiyyete uymadıgı anlasılır. Bunun düâları kabûl
olmaz.
Mîlâdî Hicrî Semsî Hicrî Kamerî
2001 1380 1422




نظرات کاربران